Türk tarihi, binlerce yıl boyunca Anadolu ve çevresinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, pek çok savaşa tanıklık etmiş ve sayısız devletin kuruluş ve yıkılışına şahit olmuştur. Bu görkemli tarihin her köşesinde, çoğu insanın bilmediği ve hayrete düşüren ilginç bilgiler yatmaktadır.
Herkesin yakından tanıdığı Anadolu'da kurulan Hititler, antik çağın en önemli uygarlıklarından biri olarak bilinir. Ancak Hititlerden daha eski, M.Ö. 7500 yıllarına dayanan, dünyanın bilinen en eski tapınağı olan Göbekli Tepe'ye ev sahipliği yapan Anadolu toprakları, tarih öncesi dönemlere ışık tutmaktadır. Şanlıurfa yakınlarında yer alan bu tapınak, Stonehenge'den yaklaşık 7000 yıl daha eski ve insanlık tarihinin seyrini değiştiren bir keşif olarak kabul edilmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin aslında bir beylikten imparatorluğa geçiş sürecinin ne kadar zor olduğunu biliyor muydunuz? Osman Gazi, beyliğini kurduğunda yalnızca küçük bir yurt parçasına sahip olup, komşu beylikler ve Bizans İmparatorluğu ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ancak sabır ve stratejik zekası sayesinde, Osman Gazi ve halefleri, dev bir imparatorluğun temellerini atmayı başarmışlardır.
Türk tarihinde yer alan kadın savaşçılar, genellikle fazla öne çıkarılmamış olmasına rağmen, Türklerin kadınlar için belirlediği önemli rolü gözler önüne sermektedir. Örneğin, Tomris Hatun, İskitlerin başında yer alan ve Perslerin ünlü hükümdarı Kirus'u yenilgiye uğratan bir kadın savaşçıdır. Bu zafer, dünyanın en güçlü ordularından birini yenen Tomris Hatun'un, tarihin en başarılı askeri liderlerinden biri olarak kabul edilmesini sağlamıştır.
Kıyafet konusunda pek çok yeniliğin müsebbibi olan Osmanlı İmparatorluğu'nda, Yıldırım Bayezid zamanında kaftanların renkleri bile rütbe göstergesi olarak kullanılmıştır. Yüksek rütbeli kişiler, vücutlarından yayacakları renkler ile bu statülerini göstermekteydi. Öyle ki, sarı ve kırmızı renkleri sarayın ve yüksek rütbeli askerlerin tekelindeyken, diğer renkler daha düşük rütbeli kişiler tarafından tercih edilmekteydi.
Dünyada ilk yasal haklara sahip kadınlar arasında Türk kadınları da yer alır. 1934'te, Türkiye, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk Müslüman ülke haline gelmiştir. Bu tarihi dönüm noktası, Türk kadınlarının toplumdaki yerini güçlendirmiş ve birçok ülkeye örnek oluşturmuştur.
Denizcilikteki başarılarını hepimizin bildiği Osmanlı İmparatorluğu'nun, dünyanın ilk amiral kadınını yetiştirdiğini de belirtmek gerekir. Barbaros Hayreddin Paşa'nın kız kardeşi olan ve "Kaptan-ı Derya" unvanını taşıyan Azize Sultana ait bu unvan, Osmanlı donanmasının en önemli rütbelerinden biriydi.
Birbirinden farklı, karmaşık ve çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle şekillenen Türk mutfağının kökleri, Orta Asya bozkırlarına dayanır. Yemek kültüründe öne çıkan dualar ve adetler, günlük hayatın her alanında olduğu kadar sofra adabında da önem taşır. Tandır ekmeğinin yapılışından ayranın hazırlanışına, mantının şekillendirilmesinden kebapların pişirilişine kadar tüm süreçler, yüzyıllar boyunca aktarılan geleneğin bir parçasıdır.
Belki de en ilginç bilgiden bir diğeri, Anadolu'nun antik çağdaki uygarlıkları arasında yer alan Urartuların, bugünkü modern sulama sistemlerine benzer bir sulama ağı geliştirmiş olmalarıdır. M.Ö 9. yüzyıla tarihlenen bu sistem, zamanında zirai produksiyonun artmasına neden olmuş ve bölgede yaşayan halkın refah düzeyini ciddi şekilde yükseltmiştir.
Son olarak, tarihte "Fetret Devri" olarak bilinen, Osmanlı İmparatorluğu'nda taht kavgaları nedeniyle Gazi hutbesi ve sikkelerin 11 yıl boyunca atalarının adıyla değil, Allah'ın adıyla çıkartıldığı bir dönemden bahsetmek gerekir. Bu dönemde hiyerarşik bir yönetim yerine, daha çok yerel yönetimlerin güç kazandığı izlenimini veren Osmanlı tarihinde ender rastlanan bir durumdur.
Bir kültür hazinesi olarak Türk tarihi, bu ve bunun gibi binlerce hikayeye, karaktere ve olaya ev sahipliği yapar. Tarih boyunca şekillenen bu miras, günümüzde de genç nesillere aktarılmaya devam ediyor. Geleneklerini, tarihini ve kültürünü daha yakından tanımak isteyen herkes için; sayısız belge, kitap ve kaynak bulunuyor. Ancak, unutulmaması gereken şey, tarih sayfalarında karşılaştığımız her öykünün bir zamanlar canlı, soluk alan hikayeler olduğudur. Bu topraklar üzerinde yaşamış insanların deneyimleri, bizlere bugün sahip olduğumuz değerlerin ve zenginliğin temelini atarken, genç kuşaklara ise ilham veren birer kaynak olarak hizmet etmektedir. Bizler bu hikayeleri keşfettikçe, hem geçmişimizi anlama şansı buluyor, hem de geleceğimizi şekillendirme fikriyle ilham alıyoruz.